Eğitim İş Antalya 2 Nolu Şube

YARDIMCI HİZMETLER SINIFI PERSONELİNİN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ VE MAĞDURİYETLERİ GİDERİLMELİDİR

Sendika Haberleri

YARDIMCI HİZMETLER SINIFI PERSONELİNİN SORUNLARI ÇÖZÜLMELİ VE MAĞDURİYETLERİ GİDERİLMELİDİR

Yardımcı Hizmetler Sınıfı Personelinin Sorunları ve Mağduriyetleri Ortadan kaldırılması için Milli Eğitim Bakanlığı'ndan talep ettik.

 

 

MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA

(Personel Genel Müdürlüğü)

 

Bakanlığınıza bağlı eğitim kurumlarında aşçı, bekçi, berber, kaloriferci, teknisyen yardımcısı, terzi vb. gibi çeşitli unvanlarda yardımcı hizmetler sınıfı (YHS) personelinin görev yaptığı bilinmektedir.

            Yardımcı hizmetler sınıfı kapsamında görev yapan personeller kadro unvanlarına ilişkin görevlerin sınırının unvan bazında net olarak belirlenmemiş olmasından kaynaklı sorunlar yaşamaktadırlar. Hukuki yönü olmamasına rağmen bazı görev ve işlerin yardımcı hizmetler personeline gördürülmesi, zaman içerisinde söz konusu görevlerin ilgililerin unvanlarıyla özdeşleşmesine ve bu görevleri yapmak istemediklerinde ise sorunlu personel olarak düşünülmelerine neden olmaktadır. Ayrıca yardımcı hizmetler sınıfı personelinin görevde yükselmesinde, ek gösterge belirlenmemiş olmasından dolayı maaş ve emeklilik hakları bakımından da sorun yaşamaktadırlar.

Yardımcı hizmetler sınıfının aşçı, bekçi, berber, kaloriferci, teknisyen yardımcısı, terzi vb. gibi  çeşitli unvanlarda görev yapan personelin öğrenim durumlarına göre  teknik hizmetler sınıfına dahil memur unvanlı kadrolara atanması bu hizmet sınıfının varlığından kaynaklı sorunları ve mağduriyetleri de ortadan kaldıracaktır.

 Aşçı, bekçi, berber, kaloriferci, teknisyen yardımcısı, terzi vb. gibi yardımcı hizmetler sınıfında çeşitli unvanlarda görev yapan devlet memurlarının öğrenim durumlarına göre  teknik hizmetler sınıfına dahil memur unvanlı kadrolara atanması için 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da göz önünde bulundurularak  657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda  gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını talep ederiz.

 

                                                                                                                        Kadem ÖZBAY

                                                                                                                         Genel Başkan

KATEGORİDEKİ DİĞER HABERLER

SUÇ DUYURUSU

CUMHURİYETİN TEMELLERİNE YÖNELİK SALDIRILARA KARŞI SESSİZ KALMAYACAĞIZ!
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş ilkelerine ve Anayasamızın değiştirilemez maddelerine yönelik saldırılar asla kabul edilemez. Numan Kurtulmuş’un Anayasa’nın 3. maddesinde yer alan "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğü" ifadesinin değiştirilmesi gerektiğine dair açıklamaları, Cumhuriyetimize ve aynı zamanda anayasal düzenimize doğrudan bir saldırıdır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş ilkelerinin ve Anayasası'nın yok sayıldığı, değişmez hükümlerinin tartışmaya açıldığı bir sistem Cumhuriyet değil, meşrutiyettir! Bugün bu sistemin güncel adı, "şahsım devletidir!"
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı tartışmaya cüret edenler, "şahsım devleti" yaratanlar ve onlara destek olanlardır! Meclis temsiliyetinin, halkın iradesinin yok edildiği bu sistemin savunucuları, Cumhuriyet’in kazanımlarını yıkmak için adım atmaktadır. Ancak şunu unutmamalılar: Bu ulusun geçmişi, bağımsızlık mücadelesiyle, Cumhuriyet’le ve Atatürk devrimleriyle yoğrulmuştur. Cumhuriyetin temellerini sarsmaya yönelik her girişim, sadece halkın egemenliğine değil, ülkemizin bağımsızlığına da yapılan bir saldırıdır!
Anayasamızın 4. maddesi, bu ülkenin bayrağını, başkentini ve yönetim şeklini koruma altına alırken, bu ilkelerin değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceğini net bir şekilde belirtmektedir. Bu temellere yönelik saldırılar, yalnızca hukuki değil, tarihsel ve toplumsal bir ihanet anlamına gelir.
Eğitim-İş olarak, Numan Kurtulmuş’un sözlerine karşı, Cumhuriyetimizin temel ilkelerini savunmak ve halkın iradesini korumak için tüm Türkiye’de bugün suç duyurusu dilekçelerimizi veriyor ve Adliye binaları önünde basın açıklamamızı yapıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olarak varlığını koruma yolunda, bu tür saldırılara karşı en sert tepkiyi vermekten asla geri durmayacağız. Şahsım devleti yaratanlar bilsin ki, Cumhuriyet bu topraklarda sonsuza dek yaşayacak, Atatürk’ün devrimleri sarsılmaz bir iradeyle korunacaktır!

DEVAMI

KADIN CİNAYETLERİ VE ÇOCUK İSTİSMARINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ

KADIN CİNAYETLERİ VE ÇOCUK İSTİSMARINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ!

Bedriye Işık, Sonay Öztürk Aslan, Ayşenur Halil, İkbal Uzuner, Zehra Gün, Gülfer Öter, Sibel Aygan... Bu isimler, son bir hafta içinde erkek şiddetiyle aramızdan koparılan kadınlardan yalnızca birkaçı. Kadınlar, her gün sistematik bir şiddet sarmalının içine itiliyor; evde, sokakta, işyerlerinde türlü vahşetle karşı karşıya kalıyorlar. Bu kanlı tabloyu yaratan ise yalnızca şiddet failleri değil; aynı zamanda cezasızlık politikalarını sürdürerek failleri koruyan, kadınları ve çocukları savunmasız bırakan sistemdir.

2024 yılının Eylül ayında 34 kadın erkekler tarafından öldürüldü, 20 kadın ise şüpheli bir şekilde ölü bulundu. Yılın ilk dokuz ayında ise 292 kadın cinayeti kayıtlara geçti. Ancak bu sadece buzdağının görünen yüzü. Bir yanda sokakta cinsel saldırıya uğrayan kadınlar varken, diğer yanda faillerin kısa sürede serbest bırakıldığına şahit oluyoruz. Bu acı gerçek, iktidarın yıllardır göz ardı ettiği, hatta zaman zaman körüklediği bir toplumsal yara haline gelmiştir.

Aynı acı tablo, çocuklar için de geçerlidir. Narin Güran… 8 yaşında, cıvıl cıvıl bir çocuktu. Tam 19 gün boyunca kayıp olan Narin’in cansız bedeni, hepimizi kahreden bir sonla bulundu. Peki, bir çocuk nasıl olur da bu kadar savunmasız bırakılır? Cezasızlık politikaları, sistematik ihmal, denetimsizlik; çocuklarımızın güvende olmadığı bir düzeni yarattı. Tıpkı 2 yaşında uğradığı cinsel istismar sonucu kaybettiğimiz Sıla bebek gibi. İstismarın, ihmalin kurbanı haline getirilen çocukların acısı, hepimizin vicdanını sızlatmaya devam ediyor. Bu toplum, çocuklarına güvenli bir gelecek sunamaz hale gelmişken, "adalet" kavramı nasıl anlamını yitirmez?

Kadınların ve çocukların her an, her yerde şiddete maruz kalma tehlikesiyle yaşadıkları bir toplumda, hukukun üstünlüğünden, adaletten söz edilemez. Yıllardır süregelen cezasızlık politikaları, failleri cesaretlendirmekte ve bu vahşetin önünü açmaktadır. Kadına ve çocuğa yönelik şiddeti durdurmak için artık güçlü bir sesle "Yeter!" demeliyiz. Şiddete karşı durmak, kadınların ve çocukların hayatlarını karartan bu vahşeti sonlandırmak için herkesin sorumluluğu var. Devletin en üst kademesinden yerel yönetimlere, yargıdan sivil toplum örgütlerine kadar herkes üzerine düşeni yapmalıdır. Yasal süreçlerin yetersizliği, faillerin serbest bırakılması ve caydırıcı cezaların uygulanmaması kabul edilemez. Kadın katillerine ve çocuk istismarcılarına uygulanan haksız tahrik indirimleri ve diğer hafifletici sebepler ortadan kaldırılmalıdır.

Kadınları ve çocukları korumak yerine onları bir tehdit olarak gören ve İstanbul Sözleşmesi'nden çekilerek bu şiddeti teşvik eden siyasi iktidar, kadına ve çocuğa yönelik saldırıların artışına zemin hazırlamıştır.

Veriler de bu gerçekliği doğruluyor. 2021’de 121 bin, 2022’de 119 bin olan cinsel dokunulmazlığa karşı suç dosyası sayısı, 2023’te %60’lık artışla 193 bine yükseldi. Bu korkunç artış, iktidarın kadınları ve çocukları koruma yükümlülüğünü yerine getirmediğini açıkça göstermektedir. Narin Güran gibi çocuklar, bu ihmallerin kurbanı olmaya devam ederken, kadınlar da her geçen gün daha da yalnızlaştırılmaktadır.

Tam da bu nedenle kadın cinayetleri ve çocuk istismarları münferit değil, politiktir. Kadınların ve çocukların her gün yaşam mücadelesi verdiği bu sistemde, şiddete karşı adalet sistemi gözlerini kapatmıştır. Kadın ve çocuk katillerine uygulanan haksız tahrik indirimi, cezasızlık politikaları ve caydırıcı cezaların yetersizliği şiddeti meşrulaştırmaktadır.

Kaç kadın ve çocuğu daha bu şiddete kurban vereceğiz? Kaç hayat daha yarım kalacak? Daha kaç aile, bir evladını, bir kardeşini, bir arkadaşını şiddete kurban verecek? Artık daha fazla bekleyemeyiz! Kadınların ve çocukların güvenle ve huzur içinde yaşadığı bir toplum için harekete geçme zamanı çoktan gelmiştir.

Kadına ve çocuğa yönelik şiddetin kökten sona ermesi için toplumsal bilinci artırmalı, devlet mekanizmalarını etkin şekilde çalıştırmalı ve caydırıcı cezaları ivedilikle uygulamalıyız. Bu mücadele, sadece kadınların ve çocukların değil, insanlık onurunu savunan herkesin mücadelesidir.

Kadınların ve çocukların yaşam hakkını savunmak, şiddeti durdurmak ve daha eşit bir toplum inşa etmek için hep birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.

Şiddete karşı susmayacağız! Kadınlar özgürleşene, çocuklar güvenle büyüyene kadar mücadelemiz sürecek!

MERKEZ YÖNETİM KURULU

 

DEVAMI

Etkinlik Takvimi

Foto Galeri

  • Genel Kurul
  • Okullardaki işyeri temsilcilerine yönelik eğitim semineri
  • Şube etkinlik resimleri

Videolar

  • KADIN CİNAYETLERİ VE ÇOCUK İSTİSMARINA SESSİZ KALMAYACAĞIZ
  • Ulusumuzun gönlünde ölümsüzleşen büyük önderimizi sonsuz bir özlem ve saygıyla anıyoruz.
  • Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün nitelemesiyle en büyük bayramımızdır !. Aydınlanmanın ve çağdaşlaşmanın simgesi Cumhuriyetimiz 100 yaşında! Kutlu olsun!
  • Eğitim-İş 18. Kuruluş Yılı Sinevizyonu